Kozmetikte Mika Kullanımında Çocuk İşçi Çalıştırılması

Satın aldığımız ürünlerin arka planında yaşananlarla ilgili sorabileceğimiz birçok soru var. Bazı sorular aklımıza gelmiyor, bazılarının olabileceğini tahmin bile edemiyoruz. Soru sormuyor olmamız yaşananları görünmez kılsa da yıkıcı etkilerini ve etik sorunlarını yok etmeye yetmiyor. “Aldığım ürünün benim hayatımı kolaylaştırırken veya isteklerimi karşılıyorken başkalarına zarar veriyor olabilir mi?” sorusundan yola çıktığımızda öğreneceklerimiz bizi rahatsız edebilir. Ancak bu rahatsızlık yerini “bunu düzeltmek için ne yapabilirim?” sorusuna bırakıp, bizi etik sorunlarla başa çıkabileceğimiz eylemlere geçme konusunda motive edebilir. Gelin birlikte kozmetiğin kirli yüzlerinden biri olan mika kullanımında çocuk işçi çalıştırılması sorununu ele alıp öğrendiklerimizi etrafımızdaki kişilerle paylaşalım.

Mika Nedir ve Nasıl Bir Etik Soruna Yol Açar?

Mika, makyaj malzemelerine ve çeşitli kozmetik ürünlere ışıltı katmak için yaygın olarak kullanılan hammaddelerden biridir. Doğada doğal yollarla oluşan bir mineraldir. Rujlardan farlara, ojelere, güneş kremlerine, deodorantlara ve şampuanlara kadar pek çok kozmetik ürünün içeriğinde bulunabilir.

Dünyanın farklı bölgelerinden elde edilebilen bu mineral, özellikle Hindistan ve Madagaskar’da gelir düzeyi düşük topluluklarda çocuk işçiliği ile bağlantılı bir şekilde elde edilmektedir. Jharkhand ve Bihar bölgelerinde beş yaşına kadar düşebilen yaşlardaki çocukların mika madenlerinde çalıştırıldıkları biliniyor. Öyle ki günümüzde kullanılan mikanın %25’inin çocuk işçiliğinin yaygın olduğu Hindistan’daki yasadışı madenlerden temin edildiği söyleniyor.

Mika Çıkartmak İçin Çocuk İşçi Çalıştırmak

Hindistan’da aşırı yoksul ailelerin çocukları, aileye maddi destek sağlayabilmek için yasadışı mika madenlerinde çalışmak zorunda kalıyor. Mika çıkarırken kullanılan aletler ve ağır iş gücü gereksinimi ise küçük çocukların çalışmasına tabii ki uygun değil. Genellikle el ve vücudun bazı bölgelerinde kesikler, kafalarda yaralanmalar, bitkinlik, sıcak çarpması, tüberküloz gibi sağlık sorunlarıyla birlikte; zararlı havaya uzun süre maruz kalma nedeniyle astım gibi solunum yolu enfeksiyonuna neden olabilecek hastalıklar görülebiliyor. Çocuklar, maden işçiliği yapıldığı için çöken bir mağaranın veya kayan toprağın altında kalmak gibi ölümcül sonuçlar da doğurabilen bir sektörde çalışmak zorunda kalıyorlar.

Okula gidecek yaşlardaki çocuklar madenlerde haftada 5-6 gün ve günde yaklaşık 12 saate kadar çalıştıkları için okula da gidemiyor. Sivil Toplum Kuruluşları, okuryazarlık ve okula devam oranlarının düşük olduğu bölgelerdeki köylerde okulların finanse edilmesine ve madencilikte çocuk işçi çalıştırılmasının önüne geçebilme konusunda mücadele veriyor.

2016 yılında yapılan bir soruşturmada, iki ay içinde Hindistan’da yedi çocuğun öldüğünün üstünün kapatıldığı ortaya çıkarılmış. Ayrıca ailelere de bu yasadışı çalışma koşulları ile ilgili sessiz kalmaları için rüşvet verildiği de edinilen bilgiler arasında. Yapılan soruşturmada, ölümlerin %10’undan daha azının polise bildirildiği tahmin ediliyor.

Bu Konuda Ne Yapılabilir?

Ülkelerin çalışma politikaları ile de ilişkili olan çocuk işçi çalıştırma sorunlarının tek bir yöntemle çözülmesi ne yazık ki mümkün olmayabiliyor. Birçok aile için birincil gelir kaynağı olan mika endüstrisi, mika içeren ürünlerin kaldırılması ya da boykot edilmesi gibi durumlarda işsizliği de beraberinde getiren farklı sorunlara yol açabiliyor. Bu noktada üreticilerden tedarik zincirinin şeffaflığı ve izlenebilirliğini talep etmek başlangıç için yol gösterebilir. Ancak denetimlerin yapılmaması ya da yaptırımların olmaması gibi durumlarda bu sorunlar devam edebilir.

Konu ile ilgili çalışan uzmanlar ise, mika endüstrisinin düzgün bir şekilde denetlenebilmesi için devletin daha fazla maden ruhsatı vermesini önererek denetleyicilerin iş güvenliği ve çocuk işçi çalıştırılmaması gibi konularda devlete rapor vermesini öneriyor.

Çocukların madenlerde çalışarak okula devam edememeleri ile ilgili yapılan çalışmalardan biri Ulusal Kaynaklar yönetim Konseyi’nin (NRSC) hedeflediği bir proje. 500 Çocuk Dostu Köy projesiyle okullar inşa ederek mika madenciliğine geri dönmek yerine çocukların okullarda eğitim almalarını sağlayacak ve yaşam koşullarını iyileştirecek çalışmalar planlanıyor.

Bazı kozmetik markaları ise, doğal mika yerine sentetik mika kullanmaya geçtiler bile. Sentetik mikalar, laboratuvarda üretildiğinden çocukları çalıştırma riski de ortadan kalkmış oluyor. Doğal mika kullanmaya devam eden bazı markaların ise “çocuk işçiliğinden arındırılmış olduğunu garanti ediyoruz” şeklinde beyanları olabiliyor.

Mika hammaddesi konusunda bu sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte Sorumlu Mika Girişimi (RMI) adında bir oluşum da kurulmuş. Bu girişim, sorumlu kaynak sağlama uygulamalarını teşvik ederek çocuk işçiliğinin ve zorlu çalışma koşullarının ortadan kaldırılarak Hindistan’da sürdürülebilir bir mika tedarik zinciri oluşturmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşu. Ancak yine de şaşırtıcı bir şekilde güvensizlik uyandıran bazı kozmetik şirketlerinin bu kuruluşun üyesi oldukları görülüyor.

Kozmetik şirketlerinin bu sorunla başa çıkabilmek adına Hindistan ve Madagaskar’dan gelen mikayı kullanmamayı seçtiği de biliniyor. Yerel mika kullandığını ve çocukların çalıştırılmadığını beyan eden şirketler de mevcut.

Tek bir çözüm yolu olmasa da bu konuda bilgilenmek, satın aldığımız ürünleri seçerken içerikleri hakkında sorular sormak ve etrafımızdaki kişileri bu konularda bilgilendirmek bir yerden başlamamıza yardımcı olacaktır.

Bu video ilginizi çekebilir: Favori Makyaj Ürünlerinizin Arkasındaki Karanlık Sır

Otama Kırkpınar’ın ürettiği ürünlere ve içeriklerine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz: Otama Kırkpınar Dükkan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kapat
Kapat
Giriş Yap
Kapat
Sepet (0)

Sepetinizde ürün bulunmuyor. Sepetinizde ürün bulunmuyor.



Language