“Gıda, giyim, barınak ve manevi yaşamın gündelik gerçekliği –yani var olan her şey– doğayla bir bütün oluşturmalıdır.” diyor Masanobu Fukuoka, Ekin Sapı Devrimi kitabında.
Biz de üretimlerimizin daha ilk gününden beri bu ilkeyi felsefe edindik ve kendimizi bu doğrultuda geliştirmenin yollarını aradık. Yaptığımız her şey toprağın ta kendisinden ya da topraktan çıkan bitkilerin yağından, suyundan, mumundan oluşuyor. Bu hammaddeleri kullanarak yaptığımız ürünler bizleri marketteki kozmetik reyonundan kurtarmayı başarıyorlar.
Sadece öz bakımımızın, soframızdaki organik gıdaların bizi tatmin etmeye yetmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle her aşamada etraflıca bir değerlendirme yapıp, yola kendimizi yenileyerek devam ediyoruz ve soruyoruz: “Şu zamana kadar üretim sürecinde neler yaptık, ne yanlışlarımız, ne eksiklerimiz var ve nasıl düzeltebiliriz?”
Otama Kırkpınar ile Neler Yaptık?
Bu soruyu kendimize sorarak bugüne kadar “hayal” olan birçok şeyi şeyler başardık. Örneğin Otama Kırkpınar’ın tohumlarının serpildiği ilk aşamadan beri verdiğimiz plastiksiz kargo mücadelesini kazandık. Ürünlerimiz çok uzun zamandan beri plastiksiz gönderiliyor ve birçok firmanın bu yönde adımlar atmasına vesile olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Atıkları değerlendirip ileri dönüştürmenin yeni yollarını ararken atık kızartma yağlarını güvenli temizlik ürünlerine dönüştürüp, çevreci arap sabunu formülümüzü güncelledik. Güvenilir ve sürdürülebilir hammadde arayışımızla Tohum Rotası’na çıktık ve topladığımız yerel temiz tohumları sıkarak kullanmaya başladık. Formüllerimizin içeriklerini güncelleyerek tüm ürünlerimizi vegan yaşama uygun hale getirdik.
Tüm bunların yayında hala yapmamız gereken şeyler var. Ülkemizde yetişmeyen yağlarla elde ettiğimiz formülleri yerel olanlarla değiştirmek; ürünlerimizin tamamen vegan olmasını sağlamak için Amerika’dan getirmek zorunda kaldığımız bitkisel balmumuna yerel bir alternatif bulmak, depozitolu kozmetik hayalimizi tam verimli hale getirmek için kavanozların geri dönüşlerini arıtrmak gibi birçok hayalimiz, planımız var.
Agroekolojik Kozmetik
Biz tüm bunları gerçekleştirme yolunda ilerlerken bugüne kadar yaptığımız şeylere yeni bir başlık daha ekledik: Doğayla bütün kozmetik! Çünkü bizi güzelleştiren, cildimize iyi gelen şeylerin dünya için de bir faturası var. Saçımızın parlaması ya da güzel kokması için harcadığımız bedel, bu faturayı kabartıyor olabilir. İşte bu olmasın diye sürdürülebilir bir orta yol aradık ve Agroekolojik Kozmetik anlayışını benimsedik.
Agroekoloji, güvenilir kaynaklardan doğa dostu yöntemlerle üretilen hammaddelerin herkese ulaşmasını amaçlayan bir yaklaşım. Aslında gıda sistemlerini kapsayan bu yöntem, duyarlı, çevreci, güvenilir ve sosyal açıdan adil bir üretime teşvik ediyor. Biz de formüllerimiz için kullandığımız hammaddelerin agroekolojik olarak üretilmiş olmalarını önemsiyoruz.
Türkiye’nin ilk plastiksiz kargocusu, ilk depozitolu kozmetikçisi, ilk çevreci arap sabuncusu, ilk agroekolojik kozmetikçisi Otama Kırkpınar. Üretim süreçlerini ezbere kabul etmeyip didik didik didiklerken, “hepi topu sabun yapmayacak mıydık?” deyip şaşırırken, hammaddeden son kullanıcıya kadar her adımın peşine düşerken fark ettik ki bu resmen bir mücadele. Ve bu doğru olan.
Bize inanıp, üretimimize güvenip, Agroekolojik Kozmetik hayalimize ortak olduğunuz ve bu cesur ekibin girişiminin ve çabalarının devamlılığını sağladığınız için çok teşekkür ederiz.
Tüm Otama Kırkpınar ürünlerini görmek için buraya tıklayabilirsiniz.
